Bedel hakkında herkesin farklı bir tanımı olabilir. Benim sevdiğim tanımı ise, “istenen sonuç için sebep/ler oluşturmak” tır. Bu tanımı ben yapmadım ancak çok da içime sinen bir açıklama oldu.
İnsan, bu küçük mavi gezegende, kısa hayat boyunca bir çok bedel öder. Modern çağla birlikte sosyal sınıfların oluşması ödenen bedellerin farklılığını ortaya çıkarmıştır.
İnsan kadim öğretilerden bu yana denenmiş, kabul edilmiş soyut yasalara göre bedel ödediği şeye daha çok önem verir, bir nevi ona düşkünleşir. Bedel ödeyen kişi ise olgunlaşır ve ödediği şeyin değerini bilir. Öte yandan bedel alan kişi ise maalesef “nankör” leşir. Örneğin, ödevlerini yapabiliyorken bir öğrencinin ödevini ebeveyninin yapması, buna karşılık o öğrencinin cep telefonunda oyun oynaması ebeveynin ödediği bir bedeldir ve bu devam ettiği sürece çocukta bu yönde bir beklenti oluşacak, devamında ödevleri anne babasının yapmasını bekleyecektir. Bununla beraber çocuk ödevlerini kendi yapmadığı için gelişemeyecek, kısır döngü büyüyerek içinden çıkılmaz bir hâl olacaktır.
Yetişkin eğitimlerinde kabul gören bir orana göre kişinin 100 birimlik gelişimine ancak 10 birimlik katkıyı eğitimler, çalıştaylar, atölyeler sağlarken, 20 birimlik katkıyı mentörler, ustalar, 70 birimlik ana katkıyı ise “zor işler” olarak tabir ettiğimiz işler sağlamaktadır. Yani bir başka deyişle kişinin en çok bedel ödediği işler kişiye en çok katkıyı yapmaktadır. Bu sayede öğrencinin (çocuk ya da yetişkin) marifeti gelişirken kişi “başarı binası” için tuğlaları örmeye başlamaktadır. Bedel ödemeden gerçek bir toparlanma maalesef olmamaktadır. Bedel ödediğinin farkında olmayanlar ise bu bedeli tekrar tekrar ödemektedirler. Hayatında bedel ödeyenler güçlenirken, bedel alan güçsüzleşmektedir. Hayat bir nev’i bedel ve karşılığı üzerine kurulmuştur.
Uykusuz kalmak, yorulmak, sabırlı davranmak, zaman harcamak bedele örnek olarak verilebilir. Batı’da yapılan ve dilimize “lokum testi” (marshmallow) olarak çevirilen deneyde bir grup küçük çocuğa şu önerilmektedir; önlerine konulan lokumu 15 dk boyunca yemeden dayanabilirlerse ikinci lokumu hâk edeceklerdir. Doğal olarak çocukların bir kısmı lokumu hemen yemekte, bir kasımı da -zor da olsa- 15 dk dayandıktan sonra ikinci lokumu hâk etmektedirler.
Testin bundan sonraki süreçleri çok ilginç bulgular göstermektedir. Hazzı erteleyebilen çocuklar okul ve iş hayatında çok daha başarılı sonuçlara imza atmaktadırlar. 15 dk boyunca bekleyerek bedel ödeyenler hayatlarının sonraki dönemlerinde çok daha başarılı olmuşlardır.
Hayatta ödediğimiz bedelleri bizim gelişim fırsatımız olarak gördüğümüzde bambaşka, renkli, bereketli kapılar açılabilmektedir.