Müge Çevik profesyonel bir koç. Uzun yıllar özel şirketlerde
satış pazarlama alanında kariyer yapmış. Daha sonra kalbinin sesini dinleyerek
bambaşka alanlara yelken açmış. İlk kitabı “Mutluluk Kulübü” ilk basımını Mart
2015’de yapmış, Libros Yayınları’ndan çıkan 246 sayfalık bir şeker kitap. Müge,
oldukça üretken bir yazar, tam bir yıl sonra “İlişkisi Var” adlı çok güzel bir
kitap daha yazdı. Bugünlerde her iki kitabı da kitapçılarda bulabilirsiniz.
Çağımızın vebası belki de mutsuzluk.Yoğun şehir hayatında,
makineleşme arttıkça hayatımız kolaylaşacağı, daha fazla zamana sahip
olacağımızı düşünmemize rağmen gittikçe artan bir sarmal, stres ve mutsuzluk
bizleri kuşatıyor.
Kitabın başında sevgili Müge, “Mutluluk Kulübü mutlu olan insanlardan çok, mutluluğa cesaret ile
niyet edenlerin kulübüdür”, diyerek sıkı bir giriş yapıyor. Şems-i
Tebrizi’nin bayıldığım sözü; “Derdin neyse, davan o ‘dur” sözüyle de ilk bölüme
başlıyor.
Çocukluğundan bu yana, hatta daha okula gitmeden evvel
“Madem öleceğiz neden doğuyoruz?” sorusunu soran bir aykırı kız çocuğu profili
çiziyor Müge. Aslında pek de aykırı dememeli. Biz değil miyiz, en akla gelmeyen
soruları çocukluğunda soran ? Ancak Müge’nin farkı, soruların peşini hiç
bırakmamış, hâlâ da cevapları aramaya devam ediyor.
Kitabın içinde derin felsefi dokunuşlar var. “Ölüm varsa ben
yokum, ben varsam ölüm yok. O zaman korkmak neden?” sizi ilk sayfalarda
sarsacak ve düşünmenizi sağlayacak. “Otuzlarıma yaklaşırken bilmediklerim
bildiklerimden çoktu” diyor yazar, adeta bir yaşam muhasebesi yapıyor. Gestalt
felsefesi ile dönüşürken, başka ufuklara da yelken açıyor Müge.
Hastalıkların duygusal kökenleri hakkında bilgilendiriyor
kitap bizleri. Örneğin; karaciğer, pankreas öfkemizin merkezidir. Uzun süre
öfke taşıyanlarda bu organlarda rahatsızlıklar görülür, deniyor.
Yazar-koç, danışanlarının bazı ortak özellikler
gösterdiğinden bahsederken bakın ne kadar da tanıdık cümleler kuruyor;
- · Herkes hayatı hızlı değişsin ama kendi aynı kalsın istiyordu.
- · Hep bir dış faktör mutluluğu engelliyordu. Bu engelin adı bazen patron, bazen eş, bazen para veya hastalık oluyordu.
- · Herkes bir mucize bekliyordu. Hatta biri çıkıp ne yapacağını söylesin, veya “Kırmızı hapı iç, yarına bir şeyin kalmaz” desin istiyordu.
- · Konu sağlık, aşk, para, kariyer her ne olursa olsun mutlaka bir parça eksikti ve o eksik eldeki herşeyi de gölgeliyordu.
Müge, koçluk grupları ile yaptığı çalışmalar sonunda kitabı
yazmaya karar vermiş. Adeta tüm bu çalışmaların mahsülü olmuş bu sıcak kitap.
Herkesin kişisel yolculuğu kişiye özeldir. Bu yüzden kitabın
sonunda aradığınız parçayı bulmuş olmanızı garantileyemem, ama kitap boyunca
nasıl bir yoldan giderek aramanız gerektiğine ve aramanın en az bulmak kadar
kıymetli olduğuna dair pek çok ipucu bulacağınızın ve kulübün kapılarının
herzaman herkese açık olduğunun sözünü verebilirim diyor Müge. Var ol Müge, fikirlerin
hep aksın, kalemin hep yazsın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder