Cumartesi, Temmuz 09, 2016

80 sayfaya 250.000 pound ve İnci gibi dişler

Zadie Smith, 1975 doğumlu, Jamaika asıllı bir İngiliz kadın yazar. Smith bu romanının müsveddesini yayınevine götürdüğünde 250.000 pound, evet yanlış okumadınız, ikiyüzelli bin pound avans almayı başarmış. Aslında bu bilgi bile bu kitabın ilgi çekmesini, bu yüzden okunmayı hâk ediyor.
Aslında yayınevi de bu alışverişten oldukça kârlı çıkmış. Kitap piyasaya çıkar çıkmaz hem İngiltere’de hem de dünyada büyük başarı kazanmış. 2000 yılında Guardian gazetesinin “En iyi çıkış” ödülünü bu kitapla kazanan Smith, bir çok yazarın gıpta ile seyrettiği bir sükse elde etmiş. Ünlü romancı Julian Barnes bu roman için; “Bir romancı olarak, içimi kıskançlık ateşi kavuruyor” demiş.
Beni bu romana bağlayan etkenler romanın geçtiği ortam olan Londra’nın kenar mahalleleri ve karakterlerdi. Benim de yaklaşık 20 yıl evvel o mahallelerde yaklaşık altı ay dil kursu için yaşamam, o havayı teneffüs etmem, roman karakterlerini yakın ve tanıdık bulmam bunda etkili olmuş olabilir.
Smith, bu kenar mahallelerde çok renkli karakterler sunuyor bizlere. Roman adeta bir eğlence ve şölen tadında akıp gidiyor. Farklı insanların, renklerin, geleneklerin, kültürlerin, dinlerin, çatışmaların, kaynaşmaların, insana ait ne varsa bu romanda kıvamında bulunuyor. Zadie’nın stili adeta tadı damakta bırakan bir lezzet şöleni.
İnci gibi dişler romanının dizi hakkını BBC 5 milyon sterlin karşılığında satın aldığını söylersek ne kadar büyük bir başarı elde ettiğini bir kez daha tescil etmiş oluruz.
Everest yayınevinden Mefkure Bayatlı çevirisi ile piyasaya çıkan kitabın iki boyu piyasaya verilmiş. Benim okuduğum cep boyu 608 sayfadan oluşuyor. Sayfa sayısı okuyucuyu korkutmamalı, çünkü zevkle okunan bir roman.
Smith kitabını yerinde felsefi dokunuşlarla zenginleştiriyor;
 “En zor şey dünyaya gelmek,bunu başardıktan sonra sorun yok” 
“ Boşanma budur işte; artık sevmediğin insanlardan istemediğin şeyleri geri almak”
“Bir inançtan kurtulmak, tuz elde etmek için deniz suyunu kaynatmaya benzer.Bir şey elde edilirken, diğeri yitirilir.”
“Clara’nın inancı gelgit suları gibi çekilivermişti ve Archie, tesadüf eseri fıkradaki adam oluvermişti; yeryüzündeki son erkek. ”
Alfred Archibald Jones ile Samet Maya’nın 2.Dünya Savaşı sırasında başlayan kader arkadaşlığı ve dostluğunun Londra’da sarsılmaz bir güvenle sürmesi, evlenmeler, doğumlar, çocuklar, maddi zorluklar, inançlar ve müthiş renkli bir arka plan. Ve müthiş bir final.
Zadie Smith’le tanışın, diğer kitaplarını da merakla bekleyeceksiniz.

Smith’in romanı ile beni tanıştıran Cemal Tunçdemir’e içten teşekkür etmek isterim.

Hiç yorum yok: