Zadie Smith, 1975 doğumlu, Jamaika asıllı bir İngiliz kadın
yazar. Smith bu romanının müsveddesini yayınevine götürdüğünde 250.000 pound,
evet yanlış okumadınız, ikiyüzelli bin pound avans almayı başarmış. Aslında bu
bilgi bile bu kitabın ilgi çekmesini, bu yüzden okunmayı hâk ediyor.
Aslında yayınevi de bu alışverişten oldukça kârlı çıkmış.
Kitap piyasaya çıkar çıkmaz hem İngiltere’de hem de dünyada büyük başarı
kazanmış. 2000 yılında Guardian gazetesinin “En iyi çıkış” ödülünü bu kitapla
kazanan Smith, bir çok yazarın gıpta ile seyrettiği bir sükse elde etmiş. Ünlü
romancı Julian Barnes bu roman için; “Bir romancı olarak, içimi kıskançlık
ateşi kavuruyor” demiş.
Beni bu romana bağlayan etkenler romanın geçtiği ortam olan
Londra’nın kenar mahalleleri ve karakterlerdi. Benim de yaklaşık 20 yıl evvel o
mahallelerde yaklaşık altı ay dil kursu için yaşamam, o havayı teneffüs etmem,
roman karakterlerini yakın ve tanıdık bulmam bunda etkili olmuş olabilir.
Smith, bu kenar mahallelerde çok renkli karakterler sunuyor
bizlere. Roman adeta bir eğlence ve şölen tadında akıp gidiyor. Farklı
insanların, renklerin, geleneklerin, kültürlerin, dinlerin, çatışmaların,
kaynaşmaların, insana ait ne varsa bu romanda kıvamında bulunuyor. Zadie’nın
stili adeta tadı damakta bırakan bir lezzet şöleni.
İnci gibi dişler romanının dizi hakkını BBC 5 milyon sterlin
karşılığında satın aldığını söylersek ne kadar büyük bir başarı elde ettiğini
bir kez daha tescil etmiş oluruz.
Everest yayınevinden Mefkure Bayatlı çevirisi ile piyasaya
çıkan kitabın iki boyu piyasaya verilmiş. Benim okuduğum cep boyu 608 sayfadan
oluşuyor. Sayfa sayısı okuyucuyu korkutmamalı, çünkü zevkle okunan bir roman.
Smith kitabını yerinde felsefi dokunuşlarla
zenginleştiriyor;
“En zor şey dünyaya gelmek,bunu başardıktan
sonra sorun yok”
“ Boşanma budur işte;
artık sevmediğin insanlardan istemediğin şeyleri geri almak”
“Bir inançtan
kurtulmak, tuz elde etmek için deniz suyunu kaynatmaya benzer.Bir şey elde
edilirken, diğeri yitirilir.”
“Clara’nın inancı
gelgit suları gibi çekilivermişti ve Archie, tesadüf eseri fıkradaki adam
oluvermişti; yeryüzündeki son erkek. ”
Alfred Archibald Jones ile Samet Maya’nın 2.Dünya Savaşı
sırasında başlayan kader arkadaşlığı ve dostluğunun Londra’da sarsılmaz bir
güvenle sürmesi, evlenmeler, doğumlar, çocuklar, maddi zorluklar, inançlar ve
müthiş renkli bir arka plan. Ve müthiş bir final.
Zadie Smith’le tanışın, diğer kitaplarını da merakla
bekleyeceksiniz.
Smith’in romanı ile beni tanıştıran Cemal Tunçdemir’e içten
teşekkür etmek isterim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder